3 Şubat 2010 Çarşamba

Bir adam sevmek...

Belirsizlik iyi değildir. Bir söz vardır hani; "korkulu bir son sonsuz korkulardan iyidir"...
bazen vazgeçiyorum kurcalamaktan..bazen sorguluyorum..Aslında en büyük ilkelliğimi bu sorgulamaları yaparken yaşıyorum..Aşk söz konusu olunca biz kadınların beyni beyincik oluyor. Aslında beyincik de kullanılmıyor, hani varolanı kullanılsa belki daha doğru karar verilecek. Beyincik ve xl kalp arasındaki köprü kopuyor bağ gidiyor. Erkeklerin pipileri ve beyinleri arasında olmayan köprü bizim de kalbimiz ve beynimiz arasında kesinlikle devre dışı kalıyor...

Bu beyin lazım olduğu yerde çalışmayacaksa, işime yaramayacaksa "ya şebnem geç bu adamı yaramaz bu adam sana, next diyemeyecekse" neyleyim ben bu beyni? aman da akıllıymışım da zeki kızmışım da...ay ben göremedim daha bir faydasını?

Kullanılmayan beyin beyin değildir. Kaygılarımız, etrafımızda gördüğümüz şapır şupur ilişkiler, korkularımız, yalnız ölme fobimiz biz kadınları birer canavara dönüştürüyor. O hassas narin varlıkların içlerinde tartışmasız birer chucky yaşıyor. Yaş ilerledikçe paralelinde chucky de büyüyor, gelişiyor... sonunda 40 yaşında ve bekar kaldığımızda, arabaya doluşmuş zeytinburnu tayfasından, servis yapan garsona kadar herkese "neden olmasın" gözüyle bakmaya başlıyoruz. Mutluluk eğer 40 yaşında ve yalnızsan içinde filan değil kardeşim basbayağı yarım kalmışsın işte! Çocuk doğurma yaşın geçmiş, evinde çoraplarını yıkadığın "aşkıııım lacivert pantolonun kirli mii yıkıyoruum" dediğin bir kocan yok..he yaa mutluluk içinde! göster bakim sen bana o mutluluğu.

Kadınlar doğdukları günden itibaren baskılardan baskı beğeniyorlar..önce 3 yaşındayken "kapat evladım pıtını kızsın sen pişt çok ayıp kapat" ardından 5 yaşındayken " çocuğum düzgün otur külodun görünüyoor" 8 yaşındayken "okulda oturup kalkarken dikkat et kızım" 12-13 yaşındayken "regl mi oldun ammnman allahım kimseye söyleme bu çok ayıp bişey" aşık mı oldun aman tanrım tam olarak "sen daha çok küçüksün, büyü sonra aşık maşık olursun bacak kadar boyuyla aşk diyor" diyen annelerimiz...sonra 17-18 yaşında etrafını kollayan biri arayınca "kimdi kimdi? Kim o çocuk? ne demek için aramış bu saatte bana bak dikkat et baban duymasın!" diyen annelerimiz...üniversite süresince "bul birini okurken bitirince evlen, sonra bulmak zor olur" diyen ananelerimiz...ve sonra ne zaman evleniyorsun diye soran ve yıllarca soran anneler..teyzeler..halalar..onların arkadaşları, onların arkadaşlarının arkadaşları...

Bunca baskıdan sonra sağlıklı ruh halleri beklememek lazım belki biz zavallı kadınlardan...bir de olayın diğer erkekler boyutu var ki 14-15 yaşında hayatınıza girip size hayal kırıklığı, güvensizlik, terk edilme, aldatılma gibi hislerin hayatta olduğunu uygulamalı olarak gösterirler..Sayıları binlerce olup mitoz bölünme ile çoğalırlar. Öyle hadi ben de yaşadım, sıramı savdım, acımı çektim efendice diyemezsin bir sonraki eleman arkasında bekler, ruhun bile duymaz. Hepsinden çeşitli kazıklar yersin, ama beyinsizsin ya anlamazsın yine istersin. bunlar birikir birikir birikir...hala evlenmemişsindir. Bavulunda bir tabur erkek, ellerin bomboş, kanadın kırık, aşk şarkıların ipodunda öyle mal mal bakarsın etrafına. Kız arkadaşlarına anlatır, onların benzer sorunlarını dinler, iyice göçersin.."Ulan hepsi mi aynı" dersin. Enerji filan sizlere ömür. Sonra kitaplar çıkar çeşit çeşit..kişisel gelişim reyonunda bunlardan onlarcasına rastlarsınız ve umut fakirin ekmeği ayağına hemen birkaç adet edinirsiniz. O kitaplar hep aynı şeyi söyler. "Siz seçtiniz o adamları, bu hayatı aldatılmayı, terk edilmeyi, kalıcı hasarlarınızı hep siz seçtiniz" gerizekalı kitap neden ben seçeyim "sadomazo muyum? hasta mıyım?"...Beyinsiz kadın yine oturup düşünür..saflığından inanır. Evet belki ben seçtim der. Kitaplardan yığınla okur, enerjisini değiştirmeye çalışır bu ticari oyunun çarkına girer, embesil yazarı zengin eder... Yılların enerjisi değişir mi öyle 3 ayda, değişmiyor.

Sonra kitap fırlatılır..varlığı bir şey katmayan yokluğu bir şey götürmeyen kendine hayrı yok adamlardan biri aranır...suratta kocaman bir gülümseme..içeride paramparça bir kalp.."naaaber yaaa"
.......

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder